Lunapark kavramı eski yıllarda dönmedolap ve viking gemisinden ibaret olsada artık çok daha heyecanlı ve bir o kadarda tehlikeli cihazlar türemeye başladı. Eskiden lunaparka gidilir Lunaparklardaki bütün tehlikeli cihazlar herkesin ilgisini çeksede binmeye cesaret eden sayısı çok azdır. Önce binilmek istenen aletin önünde durulur bir süre izlenerek tartılıp biçilerek binip binemeyeceğimizi düşünürüz. Mutlaka etraftaki arkadaşların desteği ve cesaret vermesi ile eninde sonunda binmeye karar verir ve en sonunda da bindiğimize pişman oluruz. Ülkemizde pek fazla yüksek ve korkutucu yapılar olmamasının en baş sebeplerinden birisi daha önce yaşanan talihsiz kazalar ve ölümler . Dünyadaki en yüksek ve tehlikeli lunaparklarda ise binmeden önce ve esnasında yüzlerce önlem alınıyor ve yaralanma – ölüm sayısı yok denecek kadar az. Emniyet kilitlerinin ve kemerlerinin düzenli kontrol edilmemesi, bakımlarının yapılmaması ve aktif olduğu anda kilit mekanizmalarının durumunu gösteren cihazların ve uyarı sistemlerinin olmaması bir çok kazaya neden olabiliyor. Türkiye’deki en büyük kazalardan birisi 2011 yılında İstanbul Küçükçekmece’de yaşanmıştı. Keşif isimli eğlence aracında kemer tokasının açılması sonucu bir genç kız hayatını kaybetmişti.
No comments:
Post a Comment