İlk kullanıldığı günlerde adı parasol yani para: korunmak,durdurmak ve sol:güneş anlamına gelen şemsiye ilk olarak Mısır'da güneşten korunmak amacı ile kullanılmaya başlanmış ve daha sonra yayılarak avrupaya sıçramış ve Roma zamanında yoğun olarak kullanılmıştı. Yapımında yaprak ve papirüslerin kullanıldığı şemsiyenin kullanımı Eski Yunan kültüründe de görülmüştür.
Kağıt veya kuru yapraklardan üretilen şemsiyeler öncesinde yoğun bir yağla kaplanıp kurutuluyorken sonrasında ise reçine ile kaplanarak su geçirmeleri engellenmiş daha aktif ve yoğun kullanılır hale gelmişti. Seri üretimine 1830 yılında Londra'da "James Smith and Sons" şirketinde başlanan şemsiyelerin saplarının yapımında balina kemikleri veya ahşap malzeme kullanıldı.
Şemsiye ismi ise Türkçeye ise Arapça'daki şemsiyye sözcüğünden gelmiştir.Türkiye'de ilk örnekler ülke dışından getirilen şemsiyelerin kullanımıyla oldu. 1882 yılında İstanbul'da yaşayan Robenson adlı bir İngiliz'in üretime başlamasıyla ilk yerli yapım şemsiyeler de kullanıma girdi. Bugün dünyada, çeşitli modelleri, boy ve renkte olanları bulunan şemsiyeler, değişik yay mekanizmaları aracılığıyla açılıp kapanan, manuel, yarı otomatik ve tam otomatik modeller içermektedir.
No comments:
Post a Comment