Mars gezegeni ile ilgili neredeyse 30-40 yıldır filmler çekilmekte ve kitaplar yazılmaktadır. Bu derece ilgi almasının ve filmlere konu olmasının sebebi ise gezegenler arasında dünyadaki yaşama en yakın olabilecek ve belirli şartlar sağlandıktan sonra yaşanabilecek tek gezegen olarak Mars’ın geçmesidir.
Mars, Dünya kütlesinin yalnızca onda birine sahiptir. Erken dönemlerinde Dünya'ya oranla, daha az bombardımana maruz kalmış, dolayısıyla daha hızlı soğumuş olsa gerek. Bu da elbette, yaşamsal koşulların Mars'ta daha erken bir dönemde olgunlaşmış olması anlamına geliyor. Mars'tan Dünya'ya bilinen 32 meteoridin gelmiş olmasıysa, iki gezegen arasında, bir tür kaya alışverişi söz konusu. Tabiki bu da canlı organizma alışverişinide akla getiriyor. Peki Mars'ta hayat var mıydı? Şayet varsa, ne tür canlılardı bunlar? İnsana benzer miydi? Yaşamın temel kaynağı olan su olmadan, Mars'ta bir yaşam belirtisi olmayacağı kesindi.
O halde tüm bu sorulara cevap bulabilmek için ilk iş, Mars'ta bir damla da olsa, su aramak olacaktı. Bu nedenledir ki başta NASA olmak üzere, Avrupa Uzay Ajansı'ndaki birçok bilim adamları, yüzlerce milyar dolar harcayarak, bu soruya yanıt aramaktadır.
No comments:
Post a Comment